Bursa Çocuk Diş Hekimliği

Hizmetlerimiz

Çocuk Diş Hekimliği

Çocuk diş hekimleri, 5 yıl süren diş hekimliği fakültesi eğitiminden sonra çocuk büyüme ve gelişimi, davranış yönlendirmesi, çocukla iletişim, süt ve genç daimi diş tedavileri üzerine 3-6 yıl ileri eğitimini tamamlamış uzman diş hekimleridir.

Çocuk Diş Hekimliği

Sıkça Sorulan Sorular

Çocuk Diş Hekimliği ile ilgili hastalarımızın en çok merak ettiği, sıkça sorulan soruları ve yanıtlarını sizin için derledik. Aşağıda bu konu ile ilgili tüm detayları bulabilirsiniz.

Süt dişleri ne zaman ve nasıl fırçalanmalıdır? Hangi diş macununu kullanmalıyız?

Bebeklerin dişsiz ağızları nemli bir gazlı bez ile yavaşça silinmelidir. İlk dişler çıkmaya başladığı andan itibaren 0-3 yaş diş macunları sürüntü şeklinde kullanılarak yumuşak bir diş fırçası yardımı ile fırçalanmalıdır. 2-6 yaş arası çocuklarda 1000 ppm florür içeren diş macunları günde 2 kez yarım bezelye tanesi büyüklüğünde; 6 yaş ve üzeri çocuklarda 1450 ppm florür içeren diş macunları bezelye tanesi büyüklüğünde kullanılabilir.

3 yaş ve üzerinde ebeveynlerinin fırçalaması koşuluyla şarj edilebilir diş fırçaları kullanılabilmektedir. 7 yaşına kadar çocuklarda diş fırçalama ebeveyn kontrolünde yapılmalıdır.

Tüküremeyen çocuklarda da macun kullanılarak diş fırçalanmalı, ağız içindeki fazla macun ve tükürük bir gazlı bez yardımıyla silinmelidir.

İlk dişlerin ağızda görülmesinden 6 ay sonra bir çocuk diş hekimi muayenesi önerilmektedir. Bu kontrol randevularında amaç aileyi beslenme ve ağız hijyeni konusunda bilgilendirmek, oluşabilecek çürükleri başlangıç aşamasında durdurmak ve çocuğun süt ve karışık dişlenme dönemini sağlıklı bir ağız ile geçirmesini sağlamaktır.

Süt dişler, daimi dişler ağızda yerlerini alana kadar çocuğun etkili çiğneme yapmasını sağlayarak büyüme ve gelişmesinde önemli yer tutar. Özellikle ön kesici süt dişler konuşma ve estetikte önemlidirler, çocuğun sosyal hayatının, iletişim becerilerinin ve kendine güveninin gelişmesine katkıda bulunurlar.

Süt dişleri altında gelişmekte olan daimi dişler için ağızda yer tutucu görevi görürler. Tedavi edilmeyen süt dişi enfeksiyonları nedeniyle ciddi ağrı ve şişlikler meydana gelebilir. Bu enfeksiyonlar, süt dişinin altındaki daimî dişte şekil, renk, biçim bozukluklarına neden olabilirler.

Süt dişlerindeki çürükler zamanla kırılarak dişte boşluk oluştururlar. Bu boşluk diğer dişlerin milimetrik kaymasıyla dolar. Dolayısıyla tedavi edilmeyen dişlerde diş çekimi olmasa bile yer kaybı olabilmektedir. Bu da çocukların daimî dişlerinin çapraşık sürmesine neden olarak ortodontik tel tedavisi ihtiyacını arttırmaktadır.

Zamanı geldiğinde süt dişleri sallanarak düşer ve yerlerini daimî dişlere bırakırlar. Enfeksiyon ya da travma nedeniyle zamanından erken kaybedilen süt dişleri yerine, daimî dişin yerleşeceği yeri koruyacak yer tutucular yerleştirilir. Yer tutucular sabit ya da hareketli olabilmektedir. Çocuğunuza uygun yer tutucuya çocuk diş hekimi muayenesinden sonra karar verilebilir.

Sabit yer tutucu kullanırken sakız gibi yapışkan gıdalar çiğnenmemelidir.

Çocuğunuz ağzındaki yabancı materyale adapte olana kadar elleriyle ter tutucuyla oynamaması konusunda ebeveynler tarafından uyarılmalıdır.

Hareketli yer tutucuların takıp çıkarılma zamanları, saklanma koşulları hakkında hekimin talimatlarına uyulmalıdır.

Diş fırçalama sırasında sabit yer tutucunun çevresinin detaylı fırçalanmasına, hareketli yer tutucunun ağız dışında fırçalanmasına dikkat edilmelidir.

Süt dişleri de daimi dişler gibi ileri derecede çürüdüklerinde, içlerinde bulunan damar-sinir paketleri etkilendiği için kök kanal tedavisine ihtiyaç duyulmaktadır. Süt dişlerinde kanal tedavileri ve yarım kanal tedavisi olarak adlandırılabilecek amputasyon tedavileri çok sık uygulanmaktadır. Bu tedavilerde daimi dişlerden farklı malzemeler kullanıldığı için alttaki daimi dişin sürme zamanı geldiğinde süt dişinin sallanmasını ve düşmesini etkilemezler. Bu tedavi sayesinde süt dişlerinin erken kaybı ve buna bağlı oluşabilecek sorunların önüne geçilmiş olur.

Beyaz renkli kompozit rezin dolgular tutunmak için sağlam diş dokusuna ihtiyaç duyarlar ve dolgunun kırılmazlığı kalan diş dokusu ile doğru orantılıdır. Ek olarak daimi diş dokusu yapısından farklı olan süt dişlerine bağlanması daha zordur. Özellikle geniş çürüklerde ve çürüğün tekrar görülme riski yüksek olan durumlarda dişi çepeçevre saran, dayanıklı paslanmaz çelik kaplamalar tercih edilmektedir. Paslanmaz çelik kaplamaların avantajlarından biri de, sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesi için çocuğun yüzde yüz uyumunu gerektiren beyaz dolguların uygulanamadığı non-koopere çocuklarda hızlı bir şekilde dişe yerleştirilebilmeleridir.

Süt kesici dişlerin erken yaşta görülen yaygın çürükleri biberon çürükleri olarak adlandırılmaktadır. Bu çürükler sadece biberon ile beslenme sonucunda değil, saf anne sütü ile beslenme sonrası direkt uyuma sonucu da oluşabilir. Biberon çürüklerini engellemek için gece beslenmesi sonrası su içirme ve mümkünse bir gazlı bez yardımıyla dişlerin temizlenmesi önerilir. Kesici dişlerdeki ileri derecede diş dokusu kaybı bu dişlerin dayanıklı bir şekilde restore edilmesini zorlaştırır. Bu dişlerin restorasyonunda dolgulardan daha dayanıklı ve estetik bir malzeme olan zirkonyum kronlar tercih edilebilmektedir. Pediatrik prefabrike (önceden hazırlanmış) zirkonyum kronlarda yetişkin hasta tedavilerinde olduğu gibi ölçü almaya ve beklemeye ihtiyaç yoktur. Çeşitli boylardaki zirkonyum kronlardan uygun boyut seçilerek tedavi edilmiş dişe yapıştırılır.

Çürük oluşumunda iki temel etmen vardır. Diş dokusu ve bakteri plağı. Çürüğü engellemek için diş dokusunu güçlendirmek ve bakteri plağını engellemek gereklidir.

Diş dokusunu güçlendirmek için yapılabilecekler;

  • Florürlü diş macunu, jel ve solusyonların kullanımı,
  • Diş hekimi tarafından çürük riski derecesine göre 3, 6, 12 aylık periyotlarda uygulanan flor vernik uygulamaları,
  • Kazein fosfopeptit-Amorf kalsiyum fosfat içerikli macunların kullanımı. 

Bakteri plağını engellemek için yapılabilecekler;

  • Günde iki kere, iki dakika boyunca etkili bir şekilde, diş macunu ile diş fırçalamak,
  • Beslenmenin düzenlenmesi, özellikle paketli gıda tüketimini sınırlamak,
  • Dişlerin henüz çürük oluşmamış ama çürüğe yatkın yüzeylerini koruyucu bir materyalle örtmek (fissür örtücü).
  • Özellikle erken yaşlarda bakteri geçişini engellemek için ebeveynlerin kullandığı kaşıkla bebeğin kaşığını ayırma yapılabilecekler arasındadır.

Özellikle çürük riski yüksek çocuklarda, henüz çürümemiş ama çürüğe yatkın yüzeyler dolgu benzeri materyallerle örtülür. Bu şekilde gıda artıklarının, diş üzerinde temizlenmesi zor olan alanlar olan girintilere dolması ve dişi çürütmesi engellenir.

Fissür örtücüler süt ve daimi dişlere uygulanabilirler. Fissür örtücü uygulaması sırasında lokal anesteziye ihtiyaç yoktur. Bu yüzden çocukların tedaviye alışması, kullanılan aletleri görmesi amacıyla da tanışma tedavisi olarak hekim ve ebeveynler tarafından tercih edilebilmektedir.

Aşırı korkulu çocukların diş tedavileri sedasyon ya da genel anestezi ile ameliyathane/hastahane  koşullarında tek seansta yapılabilir. Bu şekilde ağız ve diş sağlığı geri kazandırılır ve düzenli kontrollerle yeni bir diş tedavisine ihtiyaç olmaması için önlemler alınır.

Farmakolojik ajanlarla yaşamsal fonksiyonlar korunarak bilincin değişik derecelerde baskılanması ile hastanın kaygı ve korkularını azaltarak tedavi ya da tanı amaçlı yapılan müdahalelileri kolaylaştıran bir anestezi yöntemidir. Dental girişimlerde uygulanan sedasyon sırasında hastanın kendi kendine nefes alabilmesi amaçlanır. Ancak sedasyon düzeyi minimal sedasyondan genel anestezi düzeyine kadar değişiklik gösterebileceğinden, Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik 19/(3) maddesinde belirtildiği gibi ADSM ve ADSH’ler bünyesinde bulunan Sedasyon ve Genel Anestezi Biriminde ya da özel HASTAHANE ameliyathanelerinde uygulanması gerekmektedir.

Genel anestezi durumunda hasta uyku halindedir. Genel anestezi ameliyathane ortamında, anestezi uzmanı liderliğindeki bir ekip ( anestezi teknikeri, hemşire) tarafından uygulanır. Tüm genel anestezi uygulamalarında hastanın standart monitörizasyon ile (SpO2, EKG, tansiyon arteriyal, ısı); oksijenizasyon, ventilasyon, dolaşım, vücut ısısı takibi yapılması; pulse oksimetre, nabız sayısı, nefes sayısı ve kan basıncı takibi önemlidir.

Amerikan Pediatrik Diş Hekimliği Akademisi (American Academy of Pediatric Dentistry (AAPD)) ‘ne göre; 

  • Psikolojik, duygusal, mental gelişim düzeyine; fiziksel, tıbbi durumlarına bağlı olarak uyum gösteremeyen hastalara, 
  • Akut enfeksiyon veya alerjiye bağlı olarak lokal anestezi uygulanamayan hastalara,
  • İleri derecede korkulu ve kaygılı hastalara,
  • Genel anestezi ile medikal risklerin azaltılacağı hastalara genel anestezi altında diş tedavisi planlanabilir.
  • Sağlıklı, uyum gösteren veya minimal diş tedavisi ihtiyacı olan hastalara,
  • Hasta, hasta yakınına ya da diş hekimine kolaylık düşüncesi ile planlanan uygulamalarda,
  • Genel anestezinin önerilmediği medikal durumların varlığında genel anestezi planlanmamalıdır.

Özellikle çocuklarda süt ve daimî diş travmalarıyla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Ön kesici dişler en sık travmaya uğrayan dişlerdir. Bazı ortodontik bozukluklar ( ön kesici dişlerin daha ileride konumlandığı kapanışlar) dişlerin darbe alma ihtimalini arttırır.

Travmalarda dişin yerinden tamamen çıkması ya da bir parçasının kırılması ile karşılaşılabilir. Bu durumda ilk yapılması gereken kırılan diş parçasını bularak bir taşıyıcı ortama koymaktır. Genellikle kolay ulaşılabilir olduğu için taze süt tavsiye edilir. Daha sonra dişle birlikte bir çocuk diş hekimi muayenesi gerekmektedir. Kırıklarda erken müdahale önemlidir.

Travma nedeni ile yerinden tamamen çıkan diş, köküne hiç dokunulmadan ağızda çıktığı boşluğa yerleştirilebiliyorsa, bu şekilde de çocuk diş hekimine vakit kaybetmeden gelinebilir.

Travmanın üzerinden geçen zamana, dişin aldığı darbeye, süt veya daimi diş oluşuna, dişin uygun koşullarda saklanıp saklanmamasına, çocuğun yaşına göre tedavinin progronuzu ve planlamasını diş hekiminiz oluşturacaktır.

Diş enfeksiyonlarından kaynaklı yüzde şişlikler sıklıkla meydana gelmektedir. Bu durum süt ve daimi dişlerden kaynaklanabilir. Yüzde şişlik durumunda hemen bir diş hekimine başvurulmalıdır. Muayene olmadan antibiyotik kullanımı uygun antibiyotiğin ve dozajın seçilememesine bağlı olarak gereksiz ve yararsız antibiyotik kullanımı sonucu direnç gelişmesine neden olabilir. Şişliğin indiği durumlarda mutlaka dişin tedavisi yapılmalıdır, diğer türlü diş tedavi edilmeden enfeksiyon sadece baskılanmış olur. İlerleyen süreçte dişin tedavi şansı azalmış olur.

Lokalize, yaygın olmayan, sınırları net apselerde hastadan alınan tıbbi geçmiş değerlendirilerek diş çekimi yapılabilir. Dişin ve hastanın çekime uygunluğu hekim tarafından değerlendirilmelidir.

Süt dişlerindeki enfeksiyonlar altında gelişmekte olan daimi dişi etkileyebilir. Daimi dişte renk değişiklikleri, şekil bozuklukları görülebilir, çürüğe yatkın olabilirler ya da olması gereken pozisyonda ağız içine süremeyebilirler.

Çocuk Diş Hekimliği hizmetimiz için sizi arayalım!

Çocuk Diş Hekimliği hizmetimiz hakkında detaylı bilgi edinmek veya randevu oluşturmak istiyorsanız numaranızı bırakın biz sizi arayalım.

+90

Hekimlerimiz

Uzm. Dt. Ece Baysan

Uzm. Dt. Ece Baysan

Pedodonti (Çocuk Diş Hekimliği) Uzmanı